15 Aralık 2012 Cumartesi

bekleyiş



ve birdenbire yolun sonundaki ışığı görmüş gibi
bir aydınlanma yaşadı
beklemeliydi sadece
beklemeli
hiçbir şey yapmadan
insanların düşüncelerini değiştirmeye uğraşmadan
insanların düşüncelerini umursamamayı öğrenmek için
sadece beklemeliydi
olağan akışında olmalıydı her şey
kalıpların içine sıkışmadan.
hikayenin ortasından dalarak anlatılan bir şiirin olabileceğini öğrenmeliydi
dayatılan kalıplardan ve yalanlardan kurtularak
beklemeliydi!

hazal çetin


düzlüğün içinde bir karmaşa

Lizbon....

hayatta yol ayrımları olduğunu bilerek yaşadığımızda
her an ayrılıklara hazır oluyoruz
ne gelen sevindiriyor o zaman
ne de giden üzüyor
ve biz sadece yalnızlıklarımıza alışıyoruz

peki isteyerek sahip olduğumuz değil de
zorunda kaldığımız hayatlarımızın suçu vebali kimin boynuna?
ceketimizi alıp gidebilir miyiz?
-hayır çünkü bağlayan en az bir sebep vardır.

yeni bir hayat kurulabilmesi inancımdan vazgeçtim
sadece bir hayatımız var
o da dünkünün devamı
dünü silebilir miyiz?
-hayır
peki yarını nasıl değiştireceğiz?
her geçen gün bağlayıcı sorumluluklarımız artarken
pılımızı pırtımızı nasıl toplayıp gideceğiz?
güvende hissettiğimiz yerlerden hiçbir zaman kaçamayacağız
kendi yolumuzu bulmanın yükünü taşıyamayacağız
bize verilen şeylerle yetinerek
alışacağız sadece
parmak izimin olmadığı bir hayata
hayatım diyerek devam edeceğiz

gülerek geçeceğiz biz bütün olasılıkların yanından.

Hazal Çetin




9 Aralık 2012 Pazar

gelecek güzel günlere verilebilecek en güzel hediye

Lisbon'da hükümetin politikasını eleştiren insanların meclisin önüne açtığı dövizlerden birkaçı.


her şeyin göründüğü gibi olmadığını bilmenin
tuhaf bir iç rahatlığı vardır
mutlu zannettiğiniz ama mutsuzluktan ölecek insanlar vardır mesela
-mutsuzluktan da ölünür bu arada
ama hüzünden ölünmez
bir kalkan gibidir hüzün
bazı duygular çarpıp geri döner geldiği yere

güzel türküler dinlemeliyiz biz seninle
canımız isterse çay içmeliyiz
canımız isterse de rakı
arada farklı tatlar denemeliyiz
yeniliklere açık olmalıyız
çok sevmeliyiz biz seninle
en çok ne kadar seviliyorsa o kadar

bazen de ağlamalıyız içimizde bir yerde
kaybetmek duygusunu hissederek
bunu aklımızdan geçirmek bile
kahretmeli bizi
ama bazen de gülmeliyiz ağlanacak halimize

basmadığımız toprak kalmamalı dinine yandığımın dünyasında
bir parça toprağı insandan değerli sayanlara inat
bizim vatanımız dünya olmalı
yasak koyanın bizim dünyamızda yeri olmamalı

ama tüm bunlar bir gereklilik değil bir yaşam biçimi olmalı
çünkü en büyük acı hayallerin kırık parçacıklarının
yürekte açtığı acıdır.

biz bilelim ki aşktan öte köy yoksa güzeldir dünya

hazal çetin






1 Aralık 2012 Cumartesi

mutluluk

okulda geçen her an güzeldi ama canım dostum imrenle yıldız teknik daha bir iyi idi :) imrenin gözünden bir fotoğraf.

mutluluğun tanımlamalara ihtiyaç yoktur
çünkü mutlu insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor dünya

'zamanın hızlı geçmesi
yavaş haraket etmeler
üşenmeler
hep üşenmeler'
hayatlarımızın özeti olmuş
yazık ömrümüze...
hızlı hareket etmek zamanı hızlandırmaz
sadece zaman kazandırır
yolumuzun ne kadar olduğunu bilmediğimiz için
alabildiğine hızlı olalım

mutluluk...
gözlerinin içi gülen insanlardan olalım
hiçbir şeye ihtiyacımız olmasın neşelenmek için
ve bir tokat atıp aksiliklere
kendi şansımızı yaratalım

bize güzel görünen her şey var olsun etrafımızda
güzel baktıkça güzelleşecek dünya

HAZAL ÇETİN



24 Kasım 2012 Cumartesi

enkazın üzerindeki parmak izi



yoktur bitmeyen sevgi, aşk
yoktur bitmeyen nefret
her duygu yerini bir gün kifayetsizliğe bırakır
gözde yaş akamaz olur
dil susar lal olur

çok sevilmeler bir gün yerini bırakır bilinmeyene
sen gidersin yerini başkaları alır
konduramazsın belki
bir söz çarpar yerle bir olur her şey
sen izlersin her şeyi bir köşeden
-insan bazen kendini de izler bir köşeden
gördüklerine şaşar kalırsın da gelmez elinden bir şey
özümsersin olanları ve şaşırmaz olursun
zamanla daha az kırılmaya başlamazsın aslında
sadece kırılmayan yerleri azalır hayallerinin

öteki olmamaya çalışarak yaşıyoruz
ötekileştirerek
tektipleştirmeye o kadar alışmışız ki
aynı insanlar aynı elbiseler aynı konuşmalar
hep aynı laflar
en kötüsü de faşist olduğumuzu idrak edemememiz.
her şeye inat öteki olmalıyım ben
dünyalıyım işte, 'ne mutlu insanım diyene'
siz ötekileştirdikçe
ben ötekilerden olmalıyım
iç rahatlığıdır aslolan

söylemek kolay anlatmak kolay
ama bazen anlatmak dünyanın en zor şeyi oluverir
kaçmak istersin o an arkana bile bakmadan
gerçek değilde rüya olmasını istersin yaşananın
ama değildir!
her şey üzerine yıkılır
ve enkazın üzerinde senin parmak izin vardır!



16 Kasım 2012 Cuma

hayallerin çizgin olsun

hayatımın en güzel doğum günüydü :) doğum günüme nemrut dağında güneşin doğuşunu izleyerek başladım :) doğa harikası!


bir anlamı olmayabilir konuştuklarımızın
kelimeler alıp başını dolanabilir bedenimizde
rüzgarlara karışabilir gözyaşlarımız
ve vurabilir yüzümüze cumartesi ikindi vakitlerinde
insanların kibirleri

seninle olmanın iç rahatlığı varsın olmasın artık
sen de olma madem istemiyorsun
ve sen bir ışıksan eğer
kimin için yandığının ne önem var

bir yol ol sonsuz biçiminde
istiyorsan engebeli ya da kavisli,
ama mutlaka bir yolun olsun
sen en iyisi yol ol kendi yoluna
hayallerin çizgi olsun
çıkma hayallerinin dışına!

en büyük korkumdur
hayalimin yolum olmaması!



10 Kasım 2012 Cumartesi

türev

Coimbra üniversitesi'nde panoda gördüğüm bir afiş. aiesec sloganı 



her şeye alışıyor insan
ve zamanın ne kadar çabuk geçtiğini her hatırladığında
kendini avutuyor
zaman geçiyor
her gün içimden adınla birlikte
birden bir çok kere
sesini hatırlamıyorum ama özlediğim bir tını var

hayattan aldığım tüm dersleri sıraya koydum bugün
bütünlemeye kaldıklarımla birlikte
ama her şeyi anlamak zorunda değiliz
hiçbir şey daha anlamlı değil
kendi bildiklerini söylemekten
hayat senin fark ettiğin şeylerle anlamlı
senin gözünden görülen her şey dünyanın bir parçası

ama korkarsın sebebini bilmeden
içinde bir yerlerde tedirgin bir çocuk
adımlarını çizgilerin dışına taşırmadan atan
güneşli havaları seven
kolay yorulmayan
illede isteyen hep isteyen.

"sevdiğimi zannettiğim ama sadece alıştığım bir şeydi yaşamak" dedi
benim için ise sevmeye alışmaktı yaşamak
kimbilir belki de insanlar arasında bir köprüdür yaşamak

hazal çetin


23 Ekim 2012 Salı

yalan

Paris bulunan ve dünyanın en gözde müzelerinden biri olan louvre müzesi :) baya yağmurlu ve sisli bir gün olduğu için kaliteli çekemedim fotoğrafları.


insan bazen istemeye istemeye üzüyor
en çok kendini seviyor da
bilmiyor

koyduğumuz yerde kalmıyor duygular
en son bıraktığımız yerde bulamıyoruz
ve masallar anlatıyoruz
anlattığımız masallara önce kendimiz inanıyoruz
aslında insan karşısındakini inandırmak için
söylediklerine sonsuz inanıyor taklidi yapıyor
ve bir gün gerçekten inanıyor söylediklerine

yalan olmuyor o zaman söylediklerimiz,
eğer kendimiz de inanıyorsak.
seni sevdiğime inanıyorsam
seviyorumdur
yalan yok.

hazal çetin


21 Ekim 2012 Pazar

paradox

Barcelona'dan bir balkon, evimde böyle bir heykel isterim ben de , insana aynı anda pek çok şey düşündürüyor en azından bana :)


"İnsan ziyan olmak için yaratılmıştır."
                                             emrah serbes


istemekten sıkılmış adımlar atıyoruz
hep mutluluk umuyoruz
ama her kabullenme mutsuzluğu sürüklüyor peşi sıra
penceremden uğultuyla içeri giren rüzgar kadar hızlı tükeniyor her şey
hep hüzün kalıyor sonunda
eli koynunda kalmış umutla beraber

kendimizden feragat ederek istiyoruz hep
aşk, para, mülk, aklımıza ne gelirse
istediklerimiz için değil sadece
bizden istenen şeyler içinde feragat ediyoruz sürekli
en çok da kendimizden
ama 'evet'le açılıyor her kapı
bizim olan evetler bizi olamayacaklara götürüyor
belki de olamayacaklarımıza

bir sebepten yaratılmıştır insan
belki de bin sebepten
ama neden sebepsiz olmasın?

hazal çetin

                                   ‘İnsan yenilmek için yaratılmamıştır,’
                                                                            Hemingway

 



14 Ekim 2012 Pazar

ölü hayal



yanımdan geçenlerin her birine
ayrı ayrı baktım bugün
yanımda olmandan geçtim de
yanımdan geçmeni diledim bugün

özlemek ağırmış meğer
bir çizik atar kanatırmış
kalbin sızısı bundanmış, garip
bitmeyecek şeylerin peşinden koşarken
mutlu bitişleri ıskalayan insanlık
arkasında bırakıyor ölü hayalleri

hayallerini kaybederek ölüyor belki de insan

hazal çetin




12 Ekim 2012 Cuma

bugün üzerine söylenen birkaç söz

barcelona'da Sagrada Familia Katedralinden bir zoom :)

hayatın kolay olmadığını söyledi bir çocuk
hayatın kolay olmadığını söyledi bir adam
hayatın kolay olmadığını söyledi bir kadın
hepsi bugün farklı şekilde aynı şeyi söyledi
farklı hislerle aynı şeyi ifade etti
Ama ben hayatın kolay ya da zor olmasıyla ilgilenmiyorum
Var olmaktan başka bir şeyden yaşamaktan bahsediyorum 

hazal çetin


8 Ekim 2012 Pazartesi

kaygan zemin

Lisbon'da yürüyüş yaparken kapalı bir dükkanın kapısında görüp fotoğrafladığım bu güzel karikatür, dükkanla alakasızdı :)

güvendiği birinden düşünce daha çok kırılıyor insan
her sözcük diken
her bakış deprem
hayal kırıklığıdır en çok yaralayan yüreği
yaralarını iyileştirmeyi öğrendikçe büyüyorsun
kendini teselli etmeyi öğrendikçe büyüyorsun
avutabildikçe
avunabildikçe

tedirginlik devrin şehirlerinde kol geziyor
zaman kimlerin zamanı
yalan kazanıyor mu
her kazanan kazandığı kadar kaybedecek
olasılık
kazanmak muğlak, kaygan zemin
dikkatli yürü, düşebilirsin!

hazal çetin


29 Eylül 2012 Cumartesi

ayrılık

Lisbon'un en meşhur meydanlarından biri, marques de pompal

gökyüzünde soluyacak nefes kalmadı
yeryüzünde söylenecek yalan kalmadı
kelimeler anlatamadı
eğer anlatsaydı yürek kanayacaktı.

hissedersin yolun nereye gittiğini
her şeyi açık açık konuşmak acıtır o zaman
anlaman gerekir bazen
kelimeleri yormadan
çıkman gerekir o yoldan
en başta kendin için.

yalnızlık zor meziyettir
ama sevilmediğini hissetmekten daha kötü değil

hazal çetin


18 Eylül 2012 Salı

durum değerlendirmesi

Toledo/ispanya'da bir sokak. sokakları severim sokak resimlerini daha çok..

kim biliyor kimin katili olduğunu?
kim biliyor kimi yaraladığını
kimi acıttığını
kime kıydığını
...

insansoyu garantisini veremez hiçbir şeyin
hele ki insan dediğin anlatabilmekten aciz
hissettiklerine yabancı


geçmişe baktığında en çok yarım kalanları hatırlarsın
sonunu bir türlü kestiremediğin şeyleri
her seferinde güzel hayallere dalıp da
bir ürpertiyle gerçeği fark ederek
başlangıç noktana geri dönmektir belki de umutsuzluğa götüren
peki tekrar umut etmeni sağlayan şey ne?

hiçbir zorunluluğun olmadan
en kolayını yerine
en zorunu seçmek


ben sigarayı kibritle yakarım
izlerim sonrada yakanı
elimi yakmamak için
bir hışımla üflerim sonra
sonra bazen de yanarım ben yanmadığıma

hazal çetin



13 Eylül 2012 Perşembe

klişelerden bozma ayrılık hikayeleri



Beklentilerin arkasına sığınma dediğimde
Bana artık görmekten bunaldığım surat ifadesiyle
Yukarıdan küçümseyerek baktı
Ve bizi birbirimizle karıştırma dedi.
Hâlbuki bir zamanlar karışacak kadar aynı zannederdik birbirimizi
Şimdi hüzün damlıyordu her bakışımızdan


beklentilerden ummadım hiçbir şey
karar almak sorumluluktur
kendi hayatının sorumluluklarını yüklenmek
yapılacak en güzel şeydir
ben aydınlık yollardan yürümeyi severim
önümü görmeyi
hatta gelecek için planlar yapmayı severim
bunu sevmem yeri gelince o planları yerle bir etmeyi bilmemden

ama biz zaten yoktuk artık
bunu ikimizde biliyorduk
kapıdan ilk kimin çıkacağı kavgasına dönmüştü artık her şey
tuzla buzun arasında
geri verdik hayatlarımızı birbirimize
bir daha birbirimizi görmemeyi umarak birlikte çıktık kapıdan

artık aydınlıktı yollarımız
ve biz birbirimizin gölgesini bile istemiyorduk o yolda

hazal çetin


şiir

güzel istanbulun adeta simgesi olan Kız Kulesi

ben gün aydınlıkken şiir yazamıyorum
hüzünlenemiyorum
sadece umut dolu oluyorum
sanki içimde bir sevgi ağacı var
ve ben her gün hava aydınlıkken topluyorum neşeleri
sevinçleri, mutlulukları
aynı ağacı kurutmak için uğraşıyorum geceleri
ama bir türlü kurumuyor o ağaç
beni ben olmaktan çıkaramıyor hiçbir şey

ben aydınlıkken hava şiir yazamıyorum
sadece mutlu oluyorum
sebepsiz
geceleri ise yalnızlık....

hazal çetin


6 Eylül 2012 Perşembe

veda etmek zorunda kalmaların kısa özeti

vedalar kime ne hatırlatıyor bilmiyorum ama bendeki hissiyatı bu resim özetliyor 


okunan en güzel şiiri yazmak isterdim
söylenen en güzel sözleri söylemek
seninle en güzel ben öpüşmek isterdim
şehrin hiç bilinmeyen ama en güzel yerinde
sonra hayatından en güzel giden ben olmak isterdim
sakin ama hüzün dolu

sen kal olduğun yerde
takılma gökyüzüne bulutlara yıldızlara
yolda rastladığın kırık fotoğraf çerçevesine
limanlara denize balıklara
sen aldırma bize
çocuğum ben hala
yaralarım seni kendimle beraber
ama isyan etmem
üzülürüm
anlatırım sana ama anlar mısın, bilmiyorum.

sessizce sevmiştim ben
kendime bile fark ettirmeden
seni bu dünyada en çok seven ben olamadım belki
birini en çok senin sevdiğinin garantisini veremezsin
ama sevdim işte
içimden nasıl geliyorsa öyle
bazen çok bazen az
hatta bazen hiç

olduğunu bilmek güzeldi.

HAZAL ÇETİN





29 Ağustos 2012 Çarşamba

kırık anılar üzerinden yürümek

bu  resmi Lisbon'da yürürken bir duvarda gördüm ve fotoğrafladım.


sensiz çok zaman geçti
başka bir yolun daha olduğunu öğretti
düştüm 
acıdı canım
hayatta hiçbir şeyi önem sırasına koyamayacağımı öğrendim
neyin ne zaman canımı acıtacağını bilmediğimi öğrendim
ben hiç üşenmedim
her yenilgimde tekrar ayaklandım
koşamadım belki ama 
oyunu bırakmadım
yine canım acıdı
ağladım da bazen
başaramayacağımı zannettiğim zamanlarda mesela
kah başaramadım
kah kazandım
ve her kazandığımda neden mutlu olmadığımı anlamaya çalıştım

yanımdayken bile ne kadar uzaktın benden
nefesinin yüzüme vurduğu yerden
acıdı canım
bu uzaklık yakar insanı
mesafeler izafi kavramlardır

kırılmış parçaları birleştirmek
sadece zaman kaybıdır
onların üzerinden yürümek ise
hiçbir şey hissetmediğini söyleyen yüzünün arkasından dökülen gözyaşları.
en acısı da yoluna devam etmek için
kırık anıların üzerinden geçmektir.

HAZAL ÇETİN

http://www.yazarport.com/yazar.aspx?yazar=2283



12 Ağustos 2012 Pazar

bir garip hüzün

bu resmi Cascais/portekiz'de yürürken bir duvarda gördüm ve fotoğrafladım.


özlemiyorum
bu duyguyu dibine kadar yaşamıyorum
bitmez bir yoldur yalnızlık
varış çizgisi kayıp olan
bunu bilince nasıl özleyebilir ki insan
bu yüzden "o anı yaşa" diye bir şey var sanırım
herkesin öğüt defterinde

zaman kimseyi kırmaz
kıran insanlardır
bu yüzden korkma
herkes götürecek bir parçanı
ve her yol çıkacak yalnızlığa
bir gün!

benim yokluğum seninle
bunu bilmek güzel
kaybetmiş saymıyorum seni
tesadüflerle bağlıyız biz birbirimize
ve senin yokluğunda bendeyken
hayatımızın sonuna kadar bu böyle olacak
tamamlanmamış her şey gibi
boynumuzun borcu gibi

bilmezsen yüreğinin derdini
yoktur gidecek yolun
hiç bir yağmur dindirmez yangınını
hiç bir dost anlamaz
ilk sen yıkılırsın bilinmezin dehlizlerinde

HAZAL ÇETİN


"YAĞMURU SAKLADIM İÇİME TAM KURUMUŞ ÖLÜYORKEN" FERİDUN DÜZAĞAÇ


7 Ağustos 2012 Salı

kadraj

bu fotoğrafı  Madrid'de bir fotoğraf sergisinde çektim.


ayrıntılara girmek istemiyorum
ama o gün kötü bir gündü
kötü uyanmamıştım
ya da içimde kötü bir his yoktu
ama her şey birden bire oldu
ayrıntıları hatırlamak istemiyorum
ama gün güzel bir gün değildi

sen çektiğim bir fotoğraf gibiydin
sadece benim gördüğümden oluşmuyordun halbuki
senin varlığın benim görmediklerimdi
kadrajımdaki sen
olmanı istediğim sendi
sen bile bile gülümsedin kadraja
bense sadece deklanşöre bastım zaman ayarını yapıp makinamın
koştum yanına
gülümsedim seninle
ve çekildi fotoğrafımız
tamamen otomatik
sanat değildi ama o fotoğraf
sadece bir tekrardı
sanatçının yorumu olmayan her fotoğraf gibiydi
sıradandı

ayrıntılara değinmek istemiyorum
ama her şey birden bire oldu
aniden başımdan aşağıya inen kaynar su gibi
fotoğraf fludan net bir görüntüye doğru evrildi
her şey uzaktan daha iyi görünüyordu
ve büyük fotoğraf hiç hoşuma gitmedi
ayrıntıları hatırlamak istemiyorum ama
ihanetin aydınlattığı yollar vardır.

yaraların sana yeterse
boşver
olmasın.

hazal çetin




4 Ağustos 2012 Cumartesi

ulaş kendine

bu fotoğrafı Lisbon'da çektim, o ağacın gölgesinde şehrin manzarasının çok güzel olduğuna eminim ama ben fotoğrafta görüldüğü gibi çalışma nedeniyle izleyemedim. ama ulaşılabilrdir her şey ve en başta kendine ulaşmalıdır insan.

hislerimi kelimelere dökemiyorum, dedi
doğrudur
kelimeler gizli bir örgüttür
ve gerçek olmayanlar giremez o kapıdan
gerçekten sevmeyenler
gerçekten nefret etmeyenler
ya da gerçekten acı çekmeyenler giremez
kelimeler çıkamaz ağızdan

bir şeyi iyi yapmak istiyorsan
gerçeği yap
aslolanı yap
ve seviyorsan eğer
korkma söylemekten
bil ki; sadece gerçek olmayanlar çıkmaz ağızdan

ve sen
sırf macera için
sırf kendini kendine ispat etmek için
hatta ne yapabileceğini öğrenmek için
korkma sevdiğini söylemekten
ve eğer kirletmek istemiyorsan dünyayı
ayrılma temiz sevmekten!

hazal çetin




25 Temmuz 2012 Çarşamba

acılı gülümsemeler sokağı

bu fotoğrafı Barcelona'da yürürken çektim. şehri gezerken özellikle deniz kenarına yakın yerlerde böyle dar sokaklara rastlıyorsunuz. ben kendimi iyi hissettim bu dar sokaklarda insanların kafalarının darlığından daha iyidir dar sokaklar.

herkesin bana arkasını döndüğü bir sokakta
elimi cebime götürdüm
umut çıkardım
o söylediklerimi can kulağıyla dinledi
ne anladı bilmiyorum
ama dinledi

olmayanlara söyledim
-sol baştan say

aradığın yerlerde değilim
yanlış yerlerde ya da
yanlış zamanlardayız
doğruluktan geçerse yolun
nerede olduğuna dikkatlice bak!

bazen sadece acı bir gülümseme kalır
acısı yaşadıklarından
gülümseme kabullenemediğindendir

hazal çetin



20 Temmuz 2012 Cuma

çıkarsama

lizbon'da bu tarz fayans mı yoksa çinimi tam olarak bilmediğim materyaller çok meşhurdur. pek çok bina bunlarla kaplısır ve şehrin estetik ve tarihi dokusunda önemli bir yer tutarlar.

aramızda bir sevgi vardı
bu hissedilebilir bir şeydi
ama aramızda aşk yoktu 
bu da hissedilebilir bir şeydi.
ve insan önce kendine söylediklerini unutuyordu.

HAZAL ÇETİN






17 Temmuz 2012 Salı

aldırmazlıklar

bu fotoğrafı Paris'de versaille sarayında çektim. çok sisili bir Aralık ayı günüydü, çok kalabalıktı ama her şeyi sis kaplıyordu, kimbilir belki de bazen görmemek daha iyidir ama bu söylediğim o gün için geçerli değil tabi ki  çok ihtişamlı bir saraydı, herhalde bahçesi de öyledir.


hava sisliydi
göz gözü görmüyordu
ama bunun tek sebebi sis değildi
kimse kimseye görmek için bakmıyordu
anlamak için dinlemiyordu
sanki herkes verilmiş bir görevi yerine getirmeye çalışıyordu
ve bu görev yerine getirme durumunda dahi
yapılan işin en iyisini yapma sorumluluğu yoktu
vasattı her şey

hava sisliydi
gökyüzünün bulutlu olup olmadığı dahi seçilemiyordu
bu sebeple yarın yağmurun yağıp yağmayacağı tahmin edilemiyordu
yağmur büyük ihtiyaçtır
ister gökyüzünden yağsın
ister gözlerden damlasın
ama insanların gözlerindeki yaş umursanmıyordu
dünyadaki en değerli şeylerden biridir halbuki
tek bir insanın tek bir damla göz yaşı

hava sisliydi
ne göz umurundaydı kimsenin
ne de yaşları
insanlar arasındaki o görünmeyen bağ
o zincir halkaları
aynı zamanda insanın kendi dışındakilerini görmesini
fark etmesini de mi engelliyor
bu bencilliğin kökü nereye dayanıyor!
dinamit koysak patlatsak
bu dünyada ateş bir işe yarardı o zaman
yoksa hiç
kandırma kendini!
düş kendi yollarını

HAZAL ÇETİN


14 Temmuz 2012 Cumartesi

"suç"un bağlamazlığı

bu fotoğrafı Lisbon'da denizi izlerken çektim -daha doğrusu nehir denilen okyanusun iç kesimde oluşturduğu birikinti, deniz değil.


her şey yolunda gibi göründüğü zamanlar
en çok rol yaptığımız zamanlardır
böyle bir zamanı yaşadığımı hatırlamıyorum

köşeyi döndüğünde bir sürprizle karşılaşmayacaksın 
rahat ol
her şey rutininde devam edecek
olağan üstü hiçbir şey yok

görmüyorsun 
duymuyorsun
bilmiyorsun
doğrusu umursamıyorsun 
ilgilenmiyorsun 
iç ya da dış savaşlarla
ya da açlarla

kendi aç karnı doyurma dalgasındasın
duyarsızlaşarak yaşıyorsun
suçu düzene bile atmaman
ortada suç görmediğinden
insanlık suçu işliyorsun 
bilmeden

HAZAL ÇETİN



10 Temmuz 2012 Salı

tesadüf

istanbul'da bir sonbaharda tesadüfen çektim bu fotoğrafı.

ne güzelmiş seni görmek
bunca zamandan sonra
hayat dalga geçer gibi
attı birbirimizi birbirimizin önüne
kaçamayacağımız bir yerde

ama sevindim ben
daha önce farkında olmadığım
değişik bir his kapladı içimi
Ahmet kaya dinliyormuşum gibi oldum

özlediğimi anladım
çok sevindim

seni görmek güzeldi.

HAZAL ÇETİN




7 Temmuz 2012 Cumartesi

doğumgünü

zaragoza/ispanya'da bir restorant. şarap ve ispanya'nin şarapla beraber yenilen TAPA adı verilen yiyeceğinin satıldığı en güzel yerlerden biriydi. adını not almayı unuttum ama içerisi masal gibiydi.

bugün benim doğum günüm
doğduğum gün
haziran yirmiyedi bindokuzyüzseksendokuz
günlerden salı
saat 12:43
çok mutlu olmuş annemle babam
şimdi hayatta olduğum için mutlu olanların sayısını bilmiyorum

görünen her şeyin gerçek olmadığını öğrendim
hayat öğretmedi
ben de öğrenmek için uğraşmadım
her şey gibi kendiliğinden oldu
aslında her şey kendiliğinden olmaz
ama bu kendiliğinden oldu

hayata aşkla bağlıyım ben
bu yüzden çabuk kırılıyorum ona

hazal çetin



21 Haziran 2012 Perşembe

hücre


Güneş doğacak birazdan dedi
Ayrı ayrı yerlerde oturuyor olsak da
Aynı odadaydık ve o söylemese de ben
Güneşin birazdan doğacağını biliyordum
Önceden olsa takılmazdım buna
Ama artık her şey bir iğne kıvamını almıştı ve acıtıyordu
Uyuyamıyorduk
Galiba nedenini ikimizde biliyorduk
Konuşmadan anlaşamayalı biraz olmuştu
Ben çaprazındaki tekli koltuktan baktım ona
Renksizdi yüzü, ısıtmadı içimi
Bencilce uyumaya devam etmek istiyordu
Boş ve yabancı gözlerle bana bakmayı sürdürdü
Nasıl söylemeliydi, doğrusu neydi?
Bu durumu bir yalan çok iyi çözerdi
Ama bir yalan beni yıkıp geçmeliydi önce
Sonra ona ulaşacaktı çünkü
Ben yıkılmamalıydım oysaki
Ben hiçbir şey yapmamıştım
Birine bağlanamamak benim suçum olmamalıydı
Biri canım olmayı başarabilmişti evet
Ama kimsenin canımdan öte can olamaması benim suçum değildi
Hadi artık,
Neden söylemek bu kadar zor, dedi
O an anladım bir kez daha
Hissettiklerini bir başkasının anlaması beklemek
Dahası bunun gerçekten olabileceğine inanmak saçmalıktı.
Hiç kimse benim ne hissettiğimi anlamayacaktı.
Kimseyle sadece gözlerimle anlaşamayacaktım
O olağanüstü kelimeleri sadece şiir yazmak için kullanamayacaktık
Hatta birinin şiir yazmasını beklemek de saçmalıktı
Son kez söylüyorum, dedi
Ya söyle ya da uyu artık, dedi
Sesinden anladım, baya kızmıştı
Onu uykusundan etmiştim az mı?
Yarın gidiyorum dedim
Sen çoktan gitmiştin dedi
Zaten hep kolay olanı yaptın,
Mükemmel olanı herkes ister,
Sen o bir halt sandığın,
Yerlere göklere sığdıramadığın ütopik aşkı asla yaşayamayacaksın, dedi
Sana bir sır veriyim mi?
Senin kendinden başka kimsen yok, dedi.
Sabah oluyor, dedim
Bu kez ben söyledim
Halbuki ikimizde farkındaydık
Konuşmadan anlaşamayalı baya oluyordu.
Yarın gideceğim, dedim
Siktir git, dedi
Tamam, dedim
Yattı yatağa döndü arkasını
Ben koltuktan kalkamadım
Ağladı çok ağladı
Gün doğdu o ağladı
Gittim o ağladı
Gitme demedi
Deseydi de fark etmezdi
O da biliyordu.
Garip ama bileceği hiç aklıma gelmezdi
Hiç yüzüme bakmadı ama ağladı
Ben gittim
Hiç ağlamadım
Ama insanın asıl acıyı gözyaşları düşmeden yaşadığını öğreneli biraz olmuştu.
Canım cayır cayır yanıyorken gittim ben
O kaldı gözleri cayır cayır yanıyorken.
İkimizde biliyorduk zaten
Onun gözlerine güneş doğacaktı
Ama yürek hücre yenilemiyordu.

HAZAL ÇETİN

http://www.yazarport.com/yazar.aspx?yazar=2283



seviyorum

hafızam beni yanıltmıyorsa bu resim Picasso'nun. bu resmi görevliden gizlice Madrid'de bir müzede çektim. orjinal olduğu için fotoğraflamak yasaktı -elbetteki flaşsız çektim :)





sen bilmezken ben çok severdim seni
sen bilir gibi olduğunda ben hala seviyordum seni
sen biliyor musun bilmiyorum ama ben seviyorum seni
sen hiç bir zaman emin olamayacaksın biliyorum
ama ben seviyorum seni

hazal çetin




18 Haziran 2012 Pazartesi

geçmişe ağıt

bu resmi Porto'da yürürken bir duvarda gördüm ve fotoğrafladım.

uykuya karşı bir direniş halindeyim
uyku sığınaktır
ben ise sığınmak istemiyorum hiçbir şeye
gardımı almadan hayata
en başta sana
yürümek istiyorum sadece
nereye varacağımı bilmeden

güzel hayallere dalar insan
içine girer sahte dünyanın
sahte olduğunu anlayınca
her şey daha çok acı verir
acı katlanarak çoğalır

kitaplar geçer hayatlarımızdan
şiirler geçer
bazen geçmez kalır
şiir gibi yaşanmışlıklarımız olur
yaşanmışlıklar şiirlere dönüşür çokça zaman
ama ben seninle kalmak isterdim
şiirler okumak sana
direnmek daha kolay olurdu o zaman
mücadelede omuz omuza

HAZAL ÇETİN

http://www.yazarport.com/yazar.aspx?yazar=2283





16 Haziran 2012 Cumartesi

bir yüreğe ısınmak için

Lisbon'dan bir duvar resmi daha 


bir yüreğe yaslanabilmek için
yeniden başlamalıyım
eskiden inandıklarımı yalanlamalıyım
okuduklarımı unutmalı
gördüklerimi silmeliyim beynimden
bir yüreğe ısınmak için
kendime yeni doğrular bulmalıyım

hayır
sadece yaşamalıyım
yıllar sonra hiç yaşamamışım dememek için
her anı bin bir özenle dokumalıyım
zaman kıymetlim
baş üstünde taşımalıyım
ömrümü kimsenin ellerine bırakmadım
bundan sonra ne değişti ki bırakayım

sevmeliyim sadece sevmeli
çünkü bazen ne yaparsan yap
olması gereken olur
kadercilik değildir bu
asla yazılmış bir senaryoya inanmadım
bu kolaycılıktır
halbuki herkes yaptığının ceremesini çeker
bir çeşit düzen bu
bir denge.

sen ise;
bir yüreğe ısınmak için
önce kendin inan bahanelerine!

HAZAL ÇETİN



14 Haziran 2012 Perşembe

bana inanacağım yalanlar söyle




bir kağıt var elimde
boş
ömür gibi
kelimelerin ard arda dizileceğinden haberi yok
ömrün neler yaşanacağından haberinin olmadığı gibi

yazılacak, belki karalanacak
ama insan ne yaşamışsa
önce onu yazacak
bilinmez keder mi sevinç mi
ne hissetmişse onu anlatacak

ben her şeyi bilmek istemeyenlerdenim
bana inanacağım yalanlar söyleyin
eğer gerçek yıkacaksa tüm şehri üzerime
günah olmaz o zaman yalanlar
ilk önce içini temizlemeli insan
içini döküp bir görmeli ne var ne yok!
boşa zaman harcamazdı o zaman belki
olmayanı oldurmaya çalışarak!

HAZAL ÇETİN



11 Haziran 2012 Pazartesi

seyrüsefer

bu resim Paris'ten. şehrin en güzel göründüğü yerlerden olan daha çok beyaz kilise diye geçen kilise'den görünen manzara.

Erdi Karadeniz'in bloğuna konuk yazar olarak katıldığım şiir

Ağlamak ne kadar zor aslında
Kıymetini bilmez kimse
Ama gözyaşı insanın içini temizler

Her insan hüzünle örülüdür
Yanlış bilir herkes
Topraktan gelmez insan
Hüzünden gelir
Ne kadar kaçarsa kaçsın
Bir yerde kaygıyla karşılaşır
Ya da endişe ona çerme takar

Rivayet rivayetleri kovalar
“İnsan başına gelecekten kaçamaz”
Kimbilir belki de doğrudur
Ama insan insandan kaçabilir
Sadece yaşayacaklarından kaçamaz
Başka biriyle aynı şeyleri yaşar
Kişiler değişebilir ama yaşanacaklar değişmez
İnsanın kafası hep aynı yerde karışır
Hata yapar
Ama bakma sen hatalar da iyidir
İçinden çıkabilene!

Ağlamak zordur
Çünkü ilk önce içinin inanması lazım acına
İçinin kabullenememesi lazım önce
Çünkü eğer kabullenirse
En büyük acıyı çeker insan
Gözünden yaş gelmez
Ama içi kan ağlar
Kahrolur
İnsan bazen gerçek acıyı
Gözyaşları akmadan öğrenir
İşte insanı olgunlaştıran da odur.

Ey seyrüsefer!
Ömür!
Yol aldıkça
Alacaklıyız aslında!

HAZAL ÇETİN






8 Haziran 2012 Cuma

aşk bitmez

hep açık kap arar insan denilen metaforik anlamda, bu fotoğraf Lisbon'dan

"ellerini tuttukça güçlenmekten bahsetmiyorum dedim
senin beni sevdiğini bilmek beni güçlü hissettiriyor"

bunu söylediğimde gizliden gizliye utandığımı itiraf etmeliyim
bir ihanet gibi geldi bana
yıllardır savunduğum değerleri
elimin tersiyle itmekti bu
hem de biri için
insan değerleriyle yaşar halbuki
ilkeleri yıkılınca 
insan da yıkılır
ama ben onun benim yanımda olmasını
değerlerimden vazgeçmeye tercih etmiştim
hem de farkında olmadan.
aşk mı?
hayır aşk değildi bu
aşk güzeldir
gerçek aşk insanı insanlıktan çıkarmaz
bunu ancak bir tutku
ve ya bilinç oyunu yapabilir
aşk sarıp sarmalar insanı
mutlu eder
aksi olanaksızdır.

o başka bir şeydi
hiç bitmeyecekmiş gibi gelen
ama her şey gibi biten bir şeydi
yanlış söyledim her şey bitmez aslında
mesela aşk bitmez
aşk insanın ruhuna sızar
bütünleşir
aşk bitemez
çünkü insanın içine işler
o yok olana kadar yok olmaz

aşk sarılarak çoğalır
bir aşık ancak sevdiğine sarılarak mutlu olur
o an bir mucizedir adeta
tarif edilemez hislerle dolar insanın içi
bu yüzden aşk az bulunur derler
bu yalanın dik alası
inanmayın!
"her insan "aşkı" tadacak"tır onun doğrusu
çünkü bence bu dünyadaki en saygı duyulacak şeydir aşk
çünkü bilen bilir
"aşk bitmez"!


[EY AŞK BEN BULAMADIM SENİ
BARİ SEN BUL BENİ]

HAZAL ÇETİN



1 Haziran 2012 Cuma

muzaffer abi

madrid'de bir mekan. dışı çok hoşuma gitmişti nerdeyse her mekan bu kadar süslüydü.


muzaffer abi oturdu karşıma
elinde kadehi
kadehin içinde az sulu rakı
buzlu
-yanlış anlaşılmasın
rakı ve buz sadece
abi dedim, anlat
dedi:

bazen bir ipucu çıkıyor karşıma
takip ediyorum o ipucunu
peşinden gidiyorum
ama hiç bir şey olmuyor
her şey aynı kalıyor
tam emin olmuşken
tamam artık, derken
yanıldığımı anlıyorum
yanıldığımı anlamam her zaman
emin olmamdan sonraya denk geliyor
ya ben çok aptalım
ya da insanlar çok yalan
ya ben görmüyorum
ya insanlar çok iyi oyuncu
anlamıyorum
neden böyle?
ben bilmiyorum

dedim abi kural böyle
oyun dışı kalmamak için
oyun doğru oynanacak
bir düşülecek bir kalkılacak
insanlar giricek hayatımıza
gidicekler 
şehir üstümüze yıkılacak
sonra unutucaz
ama hep güvenicez abi
hem her seferinde daha eksik olacak ruhumuz
hem de daha acımız çok 
ama güvenimiz tam olacak
içicez abi ağlaya ağlaya 
yeniden doğmak için
başlamak için yeniden
şerefine abi

HAZAL ÇETİN


30 Mayıs 2012 Çarşamba

kal, olur mu!


yol akıp gidiyordu
ucu bucağı yoktu
sonu görünmüyordu
ama bir şey biliniyordu:
yol akıp gidiyordu

yolda bulduğum bir hayal değildi artık hiç bir şey
yolla beraber işliyordu zaman
yol akarken zaman durmuyordu
tam tersi de doğruydu
bizi acıtan, işte, söz etmek istemediğim
tam tersiydi

hiç bir şey yolda bulunan bir hayal değildi
ama herkes yolda çıkıyordu karşımıza
akıp giden zamanın 
incecik düzlemlerinde
kıldan ince
kılıçtan keskin dönemeçlerinde
insanlar çıkıyordu karşımıza
hayatımızın yönünü değiştiren insanlar
bazen de hayatı algılayış biçimizi değiştiren insanlar
ama zaman yolla paralel hareket ediyordu
yol akıyordu
ve zaman durmuyordu
bazen bir çığlıktı insan
yol üzerinde
zamanın bir yerinde
haykıramazdı hiç
o yüzden rahatsızdı
huzursuzluk yerleşiktir insanın içinde
bir tek o
ne kaybolur
ne yok olur

ama sen hep kal, olur mu?
(edip cansever ne güzel söylüyor)
çünkü ben bir kere gelmiş bulundum

HAZAL ÇETİN



18 Mayıs 2012 Cuma

gözyaşı


yağmuru severim ben
gökyüzü ağlar
tüm sıkıntısını boşaltır yeryüzüne
ıslanmak isterim bense göğün gözyaşlarında
sırılsıklam

düşen her damla
bir armağandır yeryüzüne
her bir damla hazinedir
her bir insanın
her bir damla gözyaşıyla eşdeğerdir
en değerlidir.

yağmurla arınırım ben
gök ağlar
ben rahatlarım.

HAZAL ÇETİN



15 Mayıs 2012 Salı

özlem

Leria/portekiz'den bir fotoğraf

zaman her şeyin ilacı değildir
ama zaman çok şeyin ilacıdır
eğer sen her gün uyandığında
tekrar tekrar yaşıyorsan aynı şeyi
hep hatırlıyorsan
unutmana izin vermiyorsan
zaman sana ilaç olamaz
ama bazen hayat sana hatırlatır
hatta bazen hayat sana hep hatırlatır
zamansa çaresiz kalır o zaman
çünkü hayat zamanı hep alteder
hayat kazanır
zaman kaybeder
sen kazanırsın
sen kaybedersin

ama özlersin
hep özlersin
içinde bir yerlerde hep beklersin
"onu o kadar çok özledim ki
hissedecek" dersin
umarsın hep

sıra değişmez hiç
herkes için hiç şaşmaz
seversin
umarsın
beklersin ve özlersin
bekleyerek özler
özleyerek beklersin

HAZAL ÇETİN

14 Mayıs 2012 Pazartesi

o geçecek sen de güleceksin

bu fotoğrafı Kütahya'da çektim, konak kahvecisinin duvarındaki hoşuma giden bir söz olarak anılara eklendi

hayatta değer vermen gereken şeylerin sayısını azalttığın zaman
mutlu olma sebeplerini de
azaltmış olmuyor musun aslında
değer vermediğin bir şey için
sevinip üzülmeyeceğini düşünüp
üzülmemek için değer verme demek
fazla düz mantık gibi geliyor bana
hayat o kadar komplike
ve o kadar içe içe ki her şeyle
düz mantık sadece yorar insanı

korkmadan adım atmak
yarını düşünmeden yaşamak
güzeldir
değer verdiklerinin çok olması
mutlu olma olasılığını arttırır sadece
değer vermelisin
hayatta senin için önemli şeyler olmalı
kalbin sıkışmalı bazen
biri için endişe etmelisin
heyecanlanmalı
tir tir titremelisin de bazen

aslında hayatta ki her şeyi yaşamalısın
her şeyi!
ve bir şey geldiyse başına
geçmesini beklemelisin
çünkü o geçecek sen de güleceksin

HAZAL ÇETİN




9 Mayıs 2012 Çarşamba

biliyorum


biliyorum biliyorsun
ben yazıyorum
sen okuyorsun

sen bilmezsin ki kimsin aslında
herkesin gördüğü kadar değilsin evelallah
inanma kimseye
en başta kendine
dinle içini
duy sözünü
bir iyilik yap kendine!

HAZAL ÇETİN




8 Mayıs 2012 Salı

gerçekten...


gerçeğe ne kadar yakınız aslında
görmek istemediğimiz için bakmıyoruz
yalan olduğuna inanmak istemediğimiz için
güveniyoruz
gerçeğe katlanamadığımız için
omuzlarımız onun yükünü taşıyamayacağı için
ne kadar zayıfız
tek hamlede yıkılırız
eğer o hamle güvendiğimiz insandansa
hem de görmemek için gözlerimizi ellerimizle bağlamışken
yığılır kalırız
tek başımıza kalkamayız bazen.

sonra gitmek isteriz
-aslında her zaman
hepimiz ara ara gitmek isteriz o ayrı-
ama yıkıldığımızda
dibe vurduğumuzda
dayanılmaz bir istek duyarız gitmek için
yeniden yükselmek için dipten

ve ben hep giderim
bir günlüğüne de olsa kaçarım
yeni yerler görerek yenilenirim
ve dönerim

zor değil
geri döneceğini bilince hiç zor değil

gitmek istiyorum yine
tek başıma
sevdiklerimi mutlu olduklarını bilerek
arkamda bırakmak istiyorum
dünyanın bir yerinde bir şehir var
benim şehrim
benim nefesimle can bulacak bir şehir var
kafamı her çevirdiğimde gördüklerimden mutluluk duyacağım bir şehir
evet var
herkes için uygun bir şehir var
gerçekten

HAZAL ÇETİN




27 Nisan 2012 Cuma

hoşçakal

alfama



sen anlattın hep
acıları anlattın
sevgileri anlattın
ama hep en güzel aşkı anlattın
ben bir sandalye çektim oturdum
en çok aşkı anlatmanı sevdim.

hayatın açtığı yaraları kapatmak için bir çaban vardı
herkes gibi olmaya çalışman vardı
ama sen farklılığını örtbas edemiyordun
ilk bakışta "gördüm" ben seni
kocaman yüreğini
sen her yerde ve her koşulda farklıydın
acıların değildi sadece farkın
gülümseyişin, bakışın, davranışların
naif ve düşünceli halin
insanı dünyanın en özel varlığı gibi hissettirmen
ama en nihayetinde sen özeldin
farkının farkında olmayan
acılı bir adamdın.

anlat
hep anlat bana aşkı
ben en çok aşkı dinlemeyi severim
kimse kendini kandırmasın
aşk acısız olmaz
acıdan kimin ne anladığını bilmiyorum
ama sen aşktın
acıyla yoğrulmuş bir aşk yaşattın
hayat sana kötü davranmıştı sevgilim
sen olabileceğin en iyi haldeydin!
gerçek bir sevgiyi her zaman hak ettin
aşkı bilmeyen insanlar olabilir
ayıp değil
ama aşka saygı duymamak ayıptır
ben de ayıp etmedim
baştan ayağa aşktın sen
dokunduğun her insana göz yumdum
seni fark etmiş olmalarından
gizliden gizliye gurur duydum
dedim ya kocaman bir yüreğin vardı senin
bir sürü insan sığabilirdi
bunu zaten biliyordum
bencil olmayacağım.

acıyı aşka kattın
benzersiz bir karışım çıkardın ortaya
dokunduğun her insana dağıttın
aşkı öğrettin sen hep
nasıl kızıyım sana.

sen acılı bir adamsın sevgilim
ve ben en çok senin aşkını sevdim
hayat sana kötü davranmıştı sevgilim
sen olabileceğin en iyi haldeydin!

bu senin için bir veda mektubu olsun
benim için zaman izafidir bilirsin
zaman durmaz kimbilir belki de akmaz
aşkı öğrendiğim acılı adam
hoşçakal.

HAZAL ÇETİN


24 Nisan 2012 Salı

sen hatırla diye


ömrümüzden yıllar geçti
hayatımızdan insanlar geçti
anılar hiç geçmedi
onlar hep kaldı
sen hatırla diye kaldı.

HAZAL ÇETİN

18 Nisan 2012 Çarşamba

ayrılık belki de nefes almaktı


kapıyı kapattık ve oturduk
gözlerimdeki yaş
göz kapaklarımdan taşmak istiyordu
ben engel olmuyordum
ama bir türlü akmıyordu yaş
-halbuki yanaklarımın ihtiyacı vardı suya-
yaşım gözlerime sığındı
akamadı
özgürlüğüne kavuşamadı

boğazımda bir yumru vardı
yutkundum yutkundum
geçmedi

beynim durmuştu sanki
grev ilan etmişti,
çalışmıyordu
emir komuta zinciri dağılmıştı adeta

vücudumdaki hiçbir organ işlevini yerine getirmiyordu sanki
ve midemden tüm vücuduma bir heyecan dalgası yayıldı
belki de değişik bir tür korkuydu bu
heyecan değildi

neredeydim ben tam olarak!
kendimi vızır vızır otomobillerin aktığı bir yolda
çarpılmadan durabilen
çiçekçi kadınlar, çocuklar ya da adamlar gibi hissettim

ama kapıyı kapattık önce ve oturduk
hissettiklerim yoktu sanki
duran beynime ayak uyduruyordu kalbim de
hissetmiyordum
korkuyordum
ağlayamıyordum

zaman akıp gidiyordu
ayrılık kapının dışında kalmıştı
biz ise içerideydik
kapana kısılmıştık sanki

sonra gözümdeki yaş kayboldu akamadan
boğazımdaki yumru geçti
midem tenhaydı artık
beynim, organlarım çalışmaya devam etti

pencereyi açtım ve derin bir nefes aldım
beni anlamayan hayata soludum sonra
her şey eski seyrine döndü
ve her şey nefes alıp vermek kadar basitti işte

gitmeleri severim ben
yalnız olmayı severim
ayrılıklar suskunlukları götürür
sessizliği sevmem ben
ve biz seninle yine vedalaşamadık

pencereden ne güzel görünüyordu yıldızlar
kendi yıldızıma göz kırptım
benim olan şeyleri severim ben
kapı hala kapalıydı biz de içeride
ayrılık ise dışında kapının
kapının ardında kalanlar hayatı mutsuz kılanlar mıydı gerçekten?

ayrılık her zaman kapının dışından başlıyordu
peki ya mutluluk?

HAZAL ÇETİN