23 Şubat 2014 Pazar

geri alınan bir merhaba



bir ümitle başladı belli belirsiz
merhaba dedim
merhaba duydum
uykusuzluğu göze aldım
tam doğru yere koydum çiçeğimi
yerini sevdi sandım
sevdim dedim önce
ne kadar çok söylersem o kadar çok severim sandım
düşünmedim sonrasını
inandım sadece geleceğin gerçekten 'bizim' olduğuna
'gelirisi gelir sandım' doğru olunca

geri alıyorum şimdi bütün kelimelerimi
ağırlığını kaldıramayanlardan
doğru bildiğim yoluma devam ediyorum
güzellikleri yanıma alarak
tekrar söylüyorum
yalansız güzel dünya

ne biliyorsak yanlış

Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız
yanılırsınız

Turgut uyar

ben mükemmeli arayan sıradan biriyim
cinsiyetim önemli değil özde eksiğim
keşkelerim var
pişmanlıklarım yaralı
unutulan bir daha hatırlanmayan biriyim
anılarım acılı
sınırlarım yok duvarlarım var
çarpa çarpa örselendiğim

Bir bağlama sesi duysam
sonuna kadar dinlemeden adım atamam
türkülerde çok acı var
her acıyı yaşamak gerekmez
görerekte hissedebiliriz
aldanmamız gerekmez, aldanmayı öğrenebiliriz
-aldandık da yalana o ayrı

herkes gitti güvendiğimi söylediğim anda
onlar yanlışlardı sonradan anladım
ben 'aradığım şeylere benzeyiş buldum' zannettim
akıl dışı bir yanılsamayla
ama bilirsiniz
gitmeye katlanabilen biri için hiçbir şey yapılmamalı!

ben mezopotamya da doğmuş olsaydım
zamanın birinde
yine böyle olurdum
biraz umursamaz biraz mübalağa
ve şiir yazan
yazdıklarını yüreğine sığdıramayan
anlaşılmak için sevdiğini söyleyen
sonra buna inanan
-kandırdıysam sadece mutlu etmek için
daha çok öğrenecek şey var
okunacak şiir
yazılacak şiir,
izlenecek film
gülünecek espiriler
ağlanacak hayal kırıklıkları
değişeceğim, değişecek insanlık

sayfalarca şey söylenebilir diyemem
çünkü sayfalarca şey söyleyemez insan kendi için
ve ne biliyorsa yanlıştır
çünkü insanın bir bildiği varsa
bir de sustuğu vardır





12 Şubat 2014 Çarşamba

ölçeksiz seveceğiz



bir ev hayal ediyorum
bir yanı maviye bakıyor
bir yanı yeşile
mevsim güz
gece sobayı yakıyoruz
kestane pişiriyoruz
mutluyuz
çok mutluyuz
ilk önce kendi sevgimize güveniyoruz
bu yüzden cesuruz
kahramanıyız birbirimizin
büyük sözler ediyoruz
her dilden konuşuyoruz
biraz kürtçe biraz ispanyolca biraz çerkezce
ölçeksizce seviyorum diyoruz
boşaltılmış köylerin acısıyla sarıyoruz birbirimizi
dünyadaki tüm acıları bilip kolluyoruz herkesten her şeyden

esmer bir özlemle bekleyeceğim seni
görür görmez tanıyacağım
devrim kadar güçlü hissedeceğim
biliyorum! görür görmez tanıyacaksın
emeği yüreğinde kocaman bir nefes olacaksın
biz seninle yoksul halkımızla omuz omuza olacağız
kimlik sorgulayacaklar yollarımızı kesip

sen elimi bile tutmaya utan yeter ki
ben o zaman aç uyumaya razı olacağım
ben böyle yalnız seni bekleyeceğim
ve kimse sevmesin beni sen sev yeter diyeceğim

Hazal Çetin


4 Şubat 2014 Salı

güz



mutluluğun kıyısında dolaştıkta
almadılar içeri
kırık bir kalp gezinemez o diyarda
kırıldığı yerden hava alır da
iyileşemez bir daha

soğuk bir güz günü
sıcak bir bahar günü ya da
günün kuşluk vaktinde belki
gecenin karasında bilinmez
çünkü yalnız hissedeceğim
sensiz  yalnız hissetmeyi
seninle yalnız hissetmeye tercih edeceğim
varlık sebebim gülmek için
gamzem var çünkü sağ yanağımda
eksikliğim doğuştan
tam olmayı yakıştırmadılar bize
yine döndük başa
gitmek yakışır şimdi
yanımıza alıp kırılmış hayalleri, umutları
katık ederiz gündüze
geceyi yoldaş alıp
arka koltukta seyahat edenleriz biz

birlikte mutsuz olalım demek isterdim de
onu bile söyletmediler bize

Hazal Çetin