27 Mart 2012 Salı

eş ruhum

sevdiğim fotoğraflarımdan, lisbondan bir kare.


yollardan geçiyorum
sana geliyorum
geçtiğim yolları benim yapıyorum önce
sonra bir taş alıyorum elime
fırlatıyorum uzağa
ardından koşuyorum
tekrar almak için
sana gelmenin eğlenceli yollarını
bulmaya çalışıyorum.

sokaklardan geçiyorum
her geçtiğim sokağa izimi bırakıyorum
geri dönerken senden,
kaybolmamak için belki masaldaki gibi
ya da bulmaya gelsinler diye beni
ben beni bulmazdan önce
bilmiyorum
ama geçtiğim her sokağı
bir fiil benim yapıyorum önce
adını yazıyorum duvarlara
bilmediğim adını
ve çıkarken sokaklardan
duvarlarımı yıkıyorum
tahrip gücü yüksek bir şekilde

ağaçlardan geçiyorum
elma ağaçlarından
iki tane koparıyorum dalından
biri sana her zaman,
her koşulda
biri de bana
ağaç benim oluyor sonra
bir parçası ben de
onu utandırmamalıyım
bir elma nasıl en güzel yeniyorsa
öyle yemeliyim
ama seninle.

dünyadan geçiyorum
ilk önce benim yapıyorum dünyayı
ama sana varamıyorum hiç
çünkü sen hep başkalarınınsın
ve hep başkalarının olacaksın
ben de hep dünyaya özenip etrafında dolanacağım
ama asla bulamayacağım seni
çok garip
bundan tarifsiz bir haz duyuyorum
ey dünyanın bir yerindeki eş ruhum
bil ki
o elmayı saklıyorum!

HAZAL ÇETİN



22 Mart 2012 Perşembe

yazmak

sait faik der ki; yazmasam deli olacaktım
turgut uyar, yazmasam ağlayacaktım, der
bazı insanlar için böyledir işte
yazmak yaşayabilmek demektir
ekmek demektir.
bana gelince
eğer yazmasam katlanamazdım.
bu yüzdendir bende ki önemi
nefes almakla aynı anlama gelir benim lügatımda.

HAZAL ÇETİN



20 Mart 2012 Salı

giden gün ömürdendir

lizbon alfama'da bir sokak. çok dar sokaklar vardır alfamada.

türküde der ki üstad
"giden gün ömürdendir"
yapılması gereken bir sürü şey
yapmak istenen bir sürü şey
sadece iki kelime fark
aslında ne çok şey anlatmak istiyor.
rahat bırakın artık şu kelimeleri
bırakın istediklerini anlatsınlar
siz anlatamıyorsanız
bırakın onlar anlatsınlar!

dert kemirir insanı
derdi de insanın içindeki
söylenmeyenler oluşturur
söyle
sonra arkanı dön
çek git gerekiyorsa
ama tutma içinde hiç bir şeyi
haykır İstanbul gecesine
ışık kirliliğinden görünmeyen
yıldızların altında
sen göremesen de yıldızlar çok gökyüzünde
seç birini
senin yıldızın olsun
yıldızlar tüm insanların
ama tüm insanlar için aynı değil, der küçük prens bilirsin
bu hayat sevmeden olmaz ki
ne yaparsan yap
renksizliğe hapsolursun sevgisiz
aydınlık sadece aşkla gelir
her şey aşkla gerçek rengine kavuşur
yıldızlar daha çok parlar
sırf aşka mahçup olmamak için, inan!
yeter ki sen tutma içinde
haykır herkese
tüm evrene!

aşk kötü bir şey değildir
acısı mutluluğunun yanında hiç kalır
çünkü sevdiğinin gülüşüyle aydınlanır tüm karanlık

ben derim ki
dert söylenemeyenlerden oluşur
ve ne güzel söyler üstad
giden gün ömürdendir.

HAZAL ÇETİN


acı çekmenin tarifsiz bir haliyim ben

lisbon'dan bir fotoğraf daha

acı çekmenin tarifsiz bir haliyim ben
içimin hiç de derin olmayan yerlerinde gizlenir hüznüm
gönlümün denizinde bir bakışta görülecek kadar sığ
ama mutlulukla karıştırılacak kadar benzerdir olağana
aslında gizlenmez yanlış söyledim
tam tersine
fark edilmeyi umar hep
görülmek ister
bu kadar ortalıkta olması ondandır.

acı çekmenin tarifsiz bir haliyim ben
kaybolmaktan korkan
ama kaybolmak için bilmediği sokaklara girenlerdenim
keşfetmek uğruna bilinmeyeni
ışıkları kapatır ve oturur
saçma sapan şiirler yazarım ben
ışık fukaralığından değil
anlamak için karanlıktakileri
hiçbir zaman anlaşılmayacağımı bilerek hem de
anlamak isterim her şeyi.

acı çekmenin tarifsiz bir haliyim ben
aşk uğruna kül olmadım belki
ya da kanlı yollardan geçmedim
ermedim bilinmeyenin bilgeliğine
ama hep haksızlık gördüm
geçtiğim her yolda
karşılaştığım her insan da
evet geçtiğim her yol haksızlık üstüne kurulmuştu
ve evet karşılaştığım her insan haksızlığa uğruyor
yolda yürürken insanların yüzlerine bakıyorum
hep hüzün görüyorum
sonra acı duyuyorum içimde
tarifsiz bir haline dönüşüyorum acının
yapmasınlar insanlar bunu birbirine
onlar kim ki yargılayıp duruyorlar
insanlığa haksızlık yapıyorlar
öldürüyorlar, yok sayıyorlar
istedikleri gibi at koşturuyorlar
"koskoca" "insanlık" da izliyor
acı çekiyorum
insanlık ne demek ben bilmiyorum!

HAZAL ÇETİN


17 Mart 2012 Cumartesi

zamanı akışına bıraktık


önce
zamanı akışına bıraktık
sonra
saltanatlar kurdu kendine
despotik rejimlerle yönetti
köle yaptı tüm insanlığı
itaat ettirdi hükümlerine
sormadı asla fikrimizi
belki biz unutmak istemiyorduk
belki acı çekerek nefes alıyorduk
hüznümüzle besleniyorduk
ya da hüznümüz bizimle
herneyse!
ama zamanı akışına bıraktık biz önce
her şey ondan sonra başladı.

HAZAL ÇETİN



hatıralar güzeldir



yazdığın mektupları dönüp okudum bugün
sesini hatırlamaya çalıştım
dostuma senden bahsettim
özledim dedim
galiba özledim
nedenini benim de bildiğimi anladı yüzümden
bana yazdığın şiirleri okudum sesli sesli
diyordun ki birinde;
"sevmek bir eylem olmaktan çıkmış da
durgunlaşmış sanki bedenin de"
güzel şiirdi.

bilinçaltımın bu güzel oyununu unutacağım yarın biliyorum
sebebi budur bu şiirin
çünkü unutmak kötü bir şeydir!
güzel hatıralar her zaman anılmayı hak eder
hayatlarımızdan zararsız akıp geçip gideceklerse eğer!

HAZAL ÇETİN

13 Mart 2012 Salı

korkma

korkmaktan yılmıştı
gözlerini kocaman açıp
köşeye sindi
o yüzünün halini
o yorgun ve korkmuş yüzünü
ömrüm boyunca unutmayacağım
unutamayacağım

omuzlarında yılların yükü yoktu
omuzlarında yaşanmışlıkların yükü vardı
gencecikti, tazecikti
gözlerinden anlardı insanlar bu halini
zaten herkesi gözleriyle etkilerdi
çok güzeldi
belki de en çok bu yüzden kaybetti.

kaybetti
peki kimin savaşında
ya da kimin oyununda kaybetti
kader oyununda
hem de kendi yönettiği her oyunda
hep kazanan olmayı umarak
çocuksu gülümsemesiyle yenildi.

hep güçsüzlükle yeniden başladı
aptal oldu hep
çünkü hep aynı hataları yaptı
hata olduğunu bile bile hem de
hep 1-0 yenik başladı
ama hep yeniden başladı

yüzünde yaralı gülümseyişi
gözlerinde acılı geçmişi
dünya güzeli, tazecik
minik elleriyle yazdı hep kaderini
ama dikkat ettimde
özensizdi hep tırnakları
umudu sürerdi dudaklarına
yanaklarına da yalanları

ama dedim ya
korkmaktan yılmıştı
demir atmaktı amacı
mutluluk denizine
sonra ona okyanusu gösterdi o
demir atmadan yaşanacak
ve yaşa yaşa bitmeyecek engini

korkma artık
çünkü o geldi
verme elini ona
ama bil hep yanında
sen tek başına yüz okyanuslarda
elinden tutmayacak ama
hep yanında olacak unutma!

HAZAL ÇETİN





10 Mart 2012 Cumartesi

gece

sintra/portekiz'den güzel bir manzara.

gece içine çekiyor beni
alıp karşısına sohbet etmek istiyor
yalnız gece
yalnız sokaklar ama sokaklar ilgilenmiyor benimle
benimle ilgilenen gece
alıkoyuyor beni uykumdan
halbuki uyumak var
unutmak var
hayallere dalıp bir an da olsa gerçek zannetmek var
ama gece yalnız
bırakmıyor beni
iki kelimenin belini kırmak istiyor
anlamıyorum kelimelerden ne istiyor
halbuki kelimelerle güzel olmak var
kelimeler yanyana ancak bir şiir için gelmelidir
boş boş konuşarak ziyan ediyorlar
kelimeler
oğuz atay ne güzel söylüyor
"kelimeler albayım bazı anlamlara gelmiyor"
-bunun benim söylediğim şeyle ilgisi yok.-
ama gece ısrarla tutuyor yakamdan
zorla bir şeyleri gözüme gözüme sokmak istiyor
yalnız gece beni kendiyle karıştırıyor
uyumak istiyorum halbuki ben
unutmak istiyorum
ey gece
sarılmak için her açtığında kollarını
ısınmak istediğinde
sevildiğini sandığında
üşüdüysen daha çok
kırıldıysa kalbin,
kaybettiysen her seferinde
tam buldun zannettiğinde
anlamlarını her şeyin
bana ne!
ey gece
yalnız gece
yalnızlığını yüzüne vurduğumda
içimi soğutan gece
git artık
uyumalıyım ben
unutmalıyım
yoksa yeni bir güne nasıl başlarım!

HAZAL ÇETİN


4 Mart 2012 Pazar

beni aşkla sınama

bilmediğim yerlerden sorma bana
anlamını kavrayamadığım şeylerle sınama
yakma canımı
anlamayı istememişim gibi davranma
acını ortadan kaldırmaz
beni acıtman
kırılan kalbini tamir etmez
benim gözyaşlarım
eğer benim gözümden akan yaşlar
su serpecekse senin yüreğine
tamam
dur durak bilmeden
gözlerimi kanatırcasına ağlarım
çekinmem, bilirsin!
ama bile isteye oynama taşlarla
yıkma ne var ne yoksa bu şehirde
kalma altında önce teker teker
sonra tüm yüklerin
taşıyamazsın, bilirsin!
kanatma yüreğini,
acıtma canımı
yüreğim pare pare oldu
sadece sana parçalandı
her parça sana adandı
kolay acıtamazsın, bilirsin!
zor olanı yapma
benim canım senin canından geçer çünkü
sana değer önce atılan taşlar
sana gelir önce dertler, acılar
sevinçler, kederler
önce senden geçer
benim canım senden geçer, bilirsin!

beni aşkla sınama
beni anlamını bilmediğim şeylerle sınama.

HAZAL ÇETİN




1 Mart 2012 Perşembe

hayattan beklentiler teorisi

lisbon'da bir gün batımı manzarası. çok güzel bir gündü. fotoğraf makinem yeniydi heyecanlıydım ve en güzel anıları dondurmak istiyordum. güzeldi.

beklenti hayatın olmazsa olmazıdır
ama kural bu ya
beklenti arttıkça memnuniyet azalır
yani ne kadar iyi beklenti varsa
-herhangi bir şey için-
sonuç o kadar az tatmin edici olur.
mesela her zaman,
hiç beklemediğimiz anda olan bir şey için
en mutlu oluruz.
ya da bizim gözümüzü yaşartan
hiç beklemediğimiz birinin yaptığı herhangi bir şeydir.
zamanı akışına bırakmak elbetteki kolay değil
ama en az acı verendir.
bunu ben söylemiyorum
"hayattan beklentiler teorisi" söylüyor
kimin uydurduğunun ne önemi var.
hangimizsek fark etmez.
mutlu olun siz
sadece sizin mutlu olmanız için
bir şeyler yapanlar var.
mutluluk için sebep arayanlar
sözüm size!

HAZAL ÇETİN