1 Ekim 2011 Cumartesi

fırtına


bir kıyıda olsaydım şu an, bir okyanus kıyısında, ne düşünürdüm acaba? şu an düşündüğüm şeylerin aynısını mı yoksa başka şeyleri mi? insanın düşünceleri yaşadıkları anın türevi değil mi? o an, orada, o günün ardından nasıl düşünmesi gerekiyorsa öyle düşünür.


ben insanlara "bunu nasıl yaptın?" diye sormam. çünkü biliyorum, insan denilen varlığa çok fazla anlam yüklenmez. o sadece bir canlı o kadar. düşünmesi filan da o kadar önemli bir özellik değil, nitekim beynimizin ne kadarını kullandığımız da ortada. yani ustam, bir insan her şeyi yapar, yapabilir, söyleyebilir, düşünebilir. şaşırma. yaptıkları yaşadıklarının neticesi. sadece zincirin tek halkası hikayesi yani, o halka da tüm değişim noktası.


diğer taraftan insan manipülasyona açıktır. ona üstünde biraz oynayarak istediğini düşündürebilirsin. çok zor olamaz. 
Aşkı tarif etmek de çok saçmadır bence çünkü aşk her bedende başka bir ruha dönüşür. yani herkes aşkı kendine has yaşar. herkesin aynı tepkiyi vermesi beklenemez aşk karşısında. neden bir tanımlama, bir çerçevenin içine sıkıştırma çabası. neden hayatın her alanını bu kadar tektipliliğe itme. memleket nasıl çok diliyle, etnik kimliğiyle özgürse, aşkıylada özgür olmalı bence.


HAZAL ÇETİN

0 yorum:

Yorum Gönder