29 Eylül 2012 Cumartesi

ayrılık

Lisbon'un en meşhur meydanlarından biri, marques de pompal

gökyüzünde soluyacak nefes kalmadı
yeryüzünde söylenecek yalan kalmadı
kelimeler anlatamadı
eğer anlatsaydı yürek kanayacaktı.

hissedersin yolun nereye gittiğini
her şeyi açık açık konuşmak acıtır o zaman
anlaman gerekir bazen
kelimeleri yormadan
çıkman gerekir o yoldan
en başta kendin için.

yalnızlık zor meziyettir
ama sevilmediğini hissetmekten daha kötü değil

hazal çetin


18 Eylül 2012 Salı

durum değerlendirmesi

Toledo/ispanya'da bir sokak. sokakları severim sokak resimlerini daha çok..

kim biliyor kimin katili olduğunu?
kim biliyor kimi yaraladığını
kimi acıttığını
kime kıydığını
...

insansoyu garantisini veremez hiçbir şeyin
hele ki insan dediğin anlatabilmekten aciz
hissettiklerine yabancı


geçmişe baktığında en çok yarım kalanları hatırlarsın
sonunu bir türlü kestiremediğin şeyleri
her seferinde güzel hayallere dalıp da
bir ürpertiyle gerçeği fark ederek
başlangıç noktana geri dönmektir belki de umutsuzluğa götüren
peki tekrar umut etmeni sağlayan şey ne?

hiçbir zorunluluğun olmadan
en kolayını yerine
en zorunu seçmek


ben sigarayı kibritle yakarım
izlerim sonrada yakanı
elimi yakmamak için
bir hışımla üflerim sonra
sonra bazen de yanarım ben yanmadığıma

hazal çetin



13 Eylül 2012 Perşembe

klişelerden bozma ayrılık hikayeleri



Beklentilerin arkasına sığınma dediğimde
Bana artık görmekten bunaldığım surat ifadesiyle
Yukarıdan küçümseyerek baktı
Ve bizi birbirimizle karıştırma dedi.
Hâlbuki bir zamanlar karışacak kadar aynı zannederdik birbirimizi
Şimdi hüzün damlıyordu her bakışımızdan


beklentilerden ummadım hiçbir şey
karar almak sorumluluktur
kendi hayatının sorumluluklarını yüklenmek
yapılacak en güzel şeydir
ben aydınlık yollardan yürümeyi severim
önümü görmeyi
hatta gelecek için planlar yapmayı severim
bunu sevmem yeri gelince o planları yerle bir etmeyi bilmemden

ama biz zaten yoktuk artık
bunu ikimizde biliyorduk
kapıdan ilk kimin çıkacağı kavgasına dönmüştü artık her şey
tuzla buzun arasında
geri verdik hayatlarımızı birbirimize
bir daha birbirimizi görmemeyi umarak birlikte çıktık kapıdan

artık aydınlıktı yollarımız
ve biz birbirimizin gölgesini bile istemiyorduk o yolda

hazal çetin


şiir

güzel istanbulun adeta simgesi olan Kız Kulesi

ben gün aydınlıkken şiir yazamıyorum
hüzünlenemiyorum
sadece umut dolu oluyorum
sanki içimde bir sevgi ağacı var
ve ben her gün hava aydınlıkken topluyorum neşeleri
sevinçleri, mutlulukları
aynı ağacı kurutmak için uğraşıyorum geceleri
ama bir türlü kurumuyor o ağaç
beni ben olmaktan çıkaramıyor hiçbir şey

ben aydınlıkken hava şiir yazamıyorum
sadece mutlu oluyorum
sebepsiz
geceleri ise yalnızlık....

hazal çetin


6 Eylül 2012 Perşembe

veda etmek zorunda kalmaların kısa özeti

vedalar kime ne hatırlatıyor bilmiyorum ama bendeki hissiyatı bu resim özetliyor 


okunan en güzel şiiri yazmak isterdim
söylenen en güzel sözleri söylemek
seninle en güzel ben öpüşmek isterdim
şehrin hiç bilinmeyen ama en güzel yerinde
sonra hayatından en güzel giden ben olmak isterdim
sakin ama hüzün dolu

sen kal olduğun yerde
takılma gökyüzüne bulutlara yıldızlara
yolda rastladığın kırık fotoğraf çerçevesine
limanlara denize balıklara
sen aldırma bize
çocuğum ben hala
yaralarım seni kendimle beraber
ama isyan etmem
üzülürüm
anlatırım sana ama anlar mısın, bilmiyorum.

sessizce sevmiştim ben
kendime bile fark ettirmeden
seni bu dünyada en çok seven ben olamadım belki
birini en çok senin sevdiğinin garantisini veremezsin
ama sevdim işte
içimden nasıl geliyorsa öyle
bazen çok bazen az
hatta bazen hiç

olduğunu bilmek güzeldi.

HAZAL ÇETİN