24 Mart 2014 Pazartesi

yanılgının raksı



ay geceyi kucaklarken
fısıldadım parlayan yıldıza
bir şiir yazıyorum biraz buruk
anlatıyorum
anlatıyorum anlatmasına da
kendim de dinlemiyorum
kocaman ellerime bakıyorum
nasıl da yalnız
insan kendini üzgün olmamak zorunda hissediyor
hep mutlu olmalı, hep gülmeli
kabul edilemiyor mutsuzluk
-ne var sanki!
-ne kadar zor olabilir ki ?
ama bizi üzen zaten ufacık şeyler oluyor

her ilişki bitince,aslında içinde ne kadar yalnız olduğunu anlıyor insan
hissediyor mutlu olmadığını birlikteyken
ayrılıklar acı vermiyor
sadece hüzün veriyor
bir insanın ne kadar aşağı olduğunu görmenin hüznü
yanılmanın hüznü
başka bir şey değil

ama geçiyor her şey -yanılmanın verdiği his hariç-
kısacık bir zaman iyileştiriyor
geriye alınan dersler kalıyor
basit insanlar hatırlanmıyor istem dışı
akıl kabul etmediğinden mi
yürek kabul etmediğinden mi bilinmez


hazal çetin

"hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız, yanılırsınız"

turgut uyar








16 Mart 2014 Pazar

katışıksızlığımıza


benden yeni bir dil yaratabilir misin ?
sıkıldım kendimden
yeni bir anlam çıkarabilir misin?
bildiklerimin dışında duymak istediğim şeyler var
yeni bir iklime doğabilir misin ?

denizleri değil okyanusları istiyorum
kanatlarımız olsa özgür olur muyduk?
bir kuş ne kadar özgür olabilir
-evrenin izin verdiği kadar
sınırsızlık tam olarak neye tekabül eder?
bir insan en fazla ne kadar sevebilir?
-kalbinin yettiği kadar
ötesi yok!

hayat belki de okunası bir kitabın 12. bölümüdür
uçurtmadır belki bir ucu elimizdedir
nisanda yağan yağmurdur
ve ben bu dünyada hiçbir şey bulamazsam yağmuru severim
bir yerlerde var olan umuda selam olsun!

hazal çetin






8 Mart 2014 Cumartesi

yalan

ne olacak benim bu
aşka aşık halim
gerçekten sevmedim hiç bu yalan dünyada
yakın hissetmedim kendimi hiç birisine
eksikliğim bundandır

vakti vardı
bekledim bu yüzden
beklemek en büyük işkencedir
zaman hızlı geçer
hiç geçmeyecekmiş gibi gelerek

en büyük zannetiğimiz aşklar
şiirlere bahane oldu
kelimeler şaha kalktı
mutlu etti mi
insan ne bencil yaratık!

7 Mart 2014 Cuma

mavi yağmur



içimdeki ses sustu
ya da ben duymuyorum
ama içim rahat

istedim ve yaptım
yağmur mavi yağdı
gül kırmızı ağladı
ben mutluydum
izledim dünyayı

içime yağmur doldu rüzgarla karışık



2 Mart 2014 Pazar

"yanıyor içimizdeki koskoca orman"



'öyle bir yerdeyim ki'
özlem bir yara gibi acıtıyor
açmıyorum yaranın üzerini
sarıyorum görmemek için
hatırlamamak için
ama hava almadan iyileşmez yara
'öyle bir yerdeyim ki'
özlediğimi bile söyleyemiyorum
haysiyet önde gidiyor
konduramıyorum
küfür gibi bir şey söylüyorum kendime
neyi özlediğimi bile bilmiyorum
ayrılmanın da bir adabı vardır
bu nasıl hikaye!

acısını gösterseydi bana
bir yolunu bulur iyileştirirdim
birlikte üstesinden gelirdik
sevgi olsa yeterdi

o kadar eksiğim ki
şu an başlasam tamamlamaya
ne zaman yetişirim hayallerime, bilmiyorum