13 Ekim 2013 Pazar

Yağmurlu bir akşam vakti


Hayallerin kırıldığı yerden
El salladı mavi dünyaya
Gözlerinde iki damla yaş
Akmaya koyuldu sonsuzluğa

Karanfiller hayal etmişti o
Bir gülün dikeni düştü payına

Yalnızlığı bekliyordu onu
Elveda, dediği yerde
Gidicekti
Yol ağaçlıktı
Ve kimsecikler yoktu
gitme demedi hiçkimse
Tenhada kayboldu
-kendi ıssızlığında ya da
Yalnızlığı yanında
Yol aldı kendi yolunda
Ama pişmanlık yoktu hiç aklında

Gördüm gözlerindeki acıyı
her yol geçiyordu hüzünden bu dünyada
mutlulukta da bir parça hüzün vardır ama
acıda yoktur.
acı kaybolanlardadır, yaşanmayanlarda
Kaybolanları aramaya koyuldu o da.

Yağmurlu bir akşam vakti
Ne çok şey hatırlatıyor insana

HAZAL ÇETİN



6 Ekim 2013 Pazar

karmaşa içersinde bir bekleyiş



seninle bir gün van'da kahvaltı etmeliyiz
seninle bir gün kocaman çikolatalı vişneli pasta yapmalıyız birlikte
ortalığı una şekere katarcasına
seninle biz çok sevmeliyiz birbirimizi
gün ağarırken en çok
ve günün muhtelif saatlerinde

hayatımız korkudan atamadığımız adımlardan oluşan olasılıklar yığını
olmayan
ama olması muhtemel hayaller
sahip olduklarımız hayatın bize getirdikleri

ben çok severim denizi seyredip çay içmeyi
bir de cefakar insanları
bir de merhametlileri
bir de sevgi için elinden geleni yapanları
sonunu düşünmeden
bir de seni sevebilirim nacizane
günün muhtelif saatlerinde

aklımızdan geçen düşüncelerin haddi hesabı yok
ve zamanımızın çoğu bekleyerek geçiyor hep bir şeyleri
çayın demini almasını,
otobüsün geçmesini
sevgiyi...
bir de kaçırdıklarımız var
yanımızdan ruhumuz duymadan geçen
kaybettiklerimiz belki de bencilliklerimiz yüzünden
buradan özür diliyorum kendi çapımda
kırdıklarımdan
ve dönüyorum sırtımı güzel ihtimallere
sevmenin mucize olduğunu bilmenin iç rahatlığıyla

HAZAL ÇETİN