30 Eylül 2011 Cuma

kendi kendinelik


Özür dilerim kapağını açmadığım kitaplar
İzlenmeyi bekleyen
Dünyanın en mucizevi icadı filmler
Özür dilerim
Art arda gelmeyi bekleyen kelimeler
Şimdi hepinize kitaplarım, filmlerim, şiirlerim demek isterdim
Ama hiçbir şeyin sahibi olamadım ki ben
Olmak istedim mi emin değilim
Hiçbir şeye sahip olmazsam
Özgür olurum sandım
Hâlbuki özgür değil yalnız oldum
Özür dilerim duvarlar arasına sıkıştırdığım özgürlüğüm
Paylaşmanın özgürlükten başladığını unuttum
Bu unutkanlık hep başıma bir iş açacak derdim hep zaten
Şimdi son 65 yıla dönüp baktığım zaman
Zorla gözlerime batan,
Öğrenmek zorunda kaldığım şey ise;
Sevgi vermek.
Çünkü her insanın kalbinde bir ağaç yetişir
Meyvesi ise sevgidir.
İşte koparıp dağıtmazsan bunu, çürür
Ve zamanla seni de çürütür.
Var olan her şeyini elinden alır.
Nihayetinde öğrendim yani;
Pay etmeliymişim işte karşına çıkan
Her şey ve herkese bu sevgiyi
O zaman mutlu da olunurmuş özgür de.
Sevgisiz geçen bir ömrün ardından geriye kalan ise
Boktan bir kendi kendineliktir
Yani herkesçe bilinen adıyla
Yalnızlık.
HAZAL ÇETİN

uçurtma


Gökyüzünde özgürce gezinen ey uçurtma
Senin ipinde birinin elinde unutma!
Ey canım söyle şimdi,
Bana nasıl bir özgürlükten bahsedebilirsin
Hadi tek başına
Köksüz, yurtsuz hayata tutundun diyelim
“İnanç” ne olacak
O hangi çekmeceye sığacak
Hangi kilit hapsedebilecek o “yargıları”
Geçmişten beri yakamıza yapışan
”Değerler” nereye kaybolacak.
Öyle söylemek kadar kolay değil,
önce bunu bileceksin.
Öyle birkaç günlük iş hiç değil
Bunu kabullenmeden atılan her adım
Aslında yerinde saymaktır.
İçinde yeşermeli önce insan sevgisi
Aklından geçmemeli paylaşmak
Davranışlarına dönüşmeli
Özgürlük ve bağımsızlığa
Kalıplaşmış cümleler kurmakla olmaz
Hayatının anlamı olmalı
Sadece senin değil hem de
Sosyalizm bir ideoloji olarak kalmamalı
Çünkü sosyalist olmak için sosyalist olunmaz
Hayat görüşün bunu gerektirmeli
Aklın başka türlüsünü almamalı
Gerçekten inanman gerekir yani
İçinde bilmen gerekir.
Mücadele bir heves olmamalı
İşte o zaman korkundan adım atamazsan
Belki seni anlarım
Benim ülkemde korku içselleştirildi bilirim çünkü.
İşte bu yüzden
“olmayacak işte anla” demeden
Sadece çabalamalıyız.
Nesiller sonra hayalimizin gerçekleşeceğini bilerek.

HAZAL ÇETİN

anlamsızlığa çıkan hikaye

Ben cesur biri değilim
Hiçbir zaman aksini iddia etmedim
Tutamayacağım sözler verdiğim olmadı değil
Tutamayacağımı bildiğim halde hem de
Ama kötülükten değil
Cahillikten
Mucizelere inanmaktan
Sanki biri gelip sihirli değneğini dokunduracak
Ve her şey mümkün olacak.
Ama hiçbir zaman korkak biri olmadığımı söylemedim
Bana güvenme dedim her seferinde
Bana güvenme
Ben aşktan anlamam dedim
Beni suçlama
Ben ki çelik duvarlar örmüştüm kendime
Oradan sızan sendin
Tıpkı bir şövalye gibi
Ama sen hep bekledin
Yıkılmayı bekledin
Acıdan cayır cayır yandın
Ama yine de yıkılmayı bekledin
Yenilmeyi bekledin
Ben ise ilk kez yanılmayı istedim
Acı yıkıp geçti seni
Aşka kim yenilmemiş ki bu döngüde
Ve kim yalnız kalmamış ki.
HAZAL ÇETİN

kanatmak istiyorum yaralarını


Kabuk bağlamış yaralarını derinden kanatmak istiyorum
Acımıyorum artık sana
Sadece nefret ediyorum
Ve nefret ediyor olsam da
en çok da sana hala
Bir duygu besliyor olmam yıkıyor beni
Tiksinirken yakalıyorum kendimi kendimden
Karla güneş gibiyiz sen ile ben
Aslında kar güneşi çok sever.
Güneş karı eritse de,
İşin aslı öyle değildir.
Bilenler bilir
Kışın güneş kar toplar gökyüzüne
Konfeti gibi dökülür tüm insanlığın üzerine
Gizliden gizliye bir kutlamadır adeta bu
Güneş kar için döker tüm varlığını
Serer önüne
Kar ise mevsimliktir
Gelir ve geçer.
Güneş her yıl bu aşkın gerçek olduğuna tekrar tekrar inanır
Gökyüzü şahittir buna.
Ama ben bu gidişata dur diyorum artık
Ve ısrarla kanatmak istiyorum yaralarını.
HAZAL ÇETİN


gözlerinde duman tüten çocuk


Gözlerinden hasret akan çocuk
Daha on üç yaşında
Tüm dünyayı sırtlamış gibi
Hafif kambur ama mağrur
Gözlerinden sevgi geçen çocuk
Sarılmamış daha doyasıya hiçbir cana
Ne anaya ne babaya
Hiçbir yatak arkadaşı
 Olamamış kardeşi
Gözlerinden sitem akan çocuk
Daha dönememiş kimseye sırtını
Ve daha şimdiden öğrenmiş
Kimseye dönemeyeceğini sırtını
Almış bıçak darbelerini
Öğrenmiş bu izlerin hiç geçmeyeceğini
Daha on üç yaşında
Gözlerinden umut geçen çocuk
Her şeyin bir gün hallolacağını ezberlemiş sanki
Her gelen söylemiş geçmiş bunu
Herkesin her şeyi sadece söylediğini
Bilmiş ama umudu o da kesmemiş
Gözlerinden istek akan çocuk
Tut elimden
İnanmanın kıyılarında dolaşalım bir de biz
Çok kolay olmayacak ikimiz de öğrenmişiz
Sen ve ben çıktık mı yola
Kimsemizi buluruz elbet
Sarılmak ilminden tadarız biz de
Kırmızı bir göl bulup
Yüzdürürüz hayallerimizi
Gözlerinde duman tüten çocuk
Haydi, sıra bizde.
HAZAL ÇETİN

kayıp


Yorgun bir gecenin ardından aklıma gelirsin hep
Kötü bir günün sonrasında
Hayat gözümde değer kaybetmeye başladığında gelirsin
Mutsuz olduğumda içimde hissederim seni hep
Her uyandığımda biraz daha üşürüm
Yazarım işte hep bu yüzden
Sana anlatamadığım için yazarım
Eğer sana anlatabilseydim
Eğer seni arayıp bulmak sana iyi gelseydi
Bunu yapardım
Kendimden çok seni düşünmeseydim
Seni bu çeşit sevmeseydim
Bu kadar değer vermeseydim bunu yapardım
Sana anlatırdım her şeyi
En küçük ayrıntıyı
Yol ayrımlarımı
Önemli kararlarımı
Sudan sebeplerimi
Çünkü sen bana o kadar güzel bakardın ki
Susamazdım.
Şimdi susuzluğumu tahmin edemezsin
Seni bu kadar sevdiğime inanmazsın
sen işte böylesin
Aşk istersin, olmaz, gidersin.
Öyle bir gidersin ki, yok olursun adeta
Sanki hiç olmamışsın gibi.

Herkes arıyor birilerini, bir şeyleri
Kimi aşkı kimi bilmem neyi
Ben ise buldum ve kaybettim en temiz sevgiyi.
Kaybetmeden anlamıyor ya insan
İşte bu yüzden insan aslında.

HAZAL ÇETİN





yalnızlığın dili


Yalnızlığın sana doğru çekiyor beniMerak ediyorum aklından geçenleriHislerini, hissettikleriniO tanımlanamaz yalnızlığın korkutuyor bir yandanBir girdap gibi içine alıyor sanki.Yorgunluğun yalnızlığındançokça kıyıya vurmuşluğun unutulmuşluğun var belligözlerinde acı varne yaşadın bu kadarhangi ihanet büktü boynunu?anlamak isterdim senien azından dinlemekacımadan sadece dostça sarılmak

sen iyisimi
geceyi yoldaş yap kendine
düş yoluna yalnızlığınla

HAZAL ÇETİN

pranga


hasret pranga misali ayaklarına dolandığı zaman
nefes almayı seç
o zamanın sadece senin için akmasını sağlayacaktır.
özlem bütün şiirleri ezberlettiğinde
adımı söyle
hayatı avucuna bırakacaktır.
umutsuzluk sana el verdiğinde
onu görme, umursama
o geldiği gibi gitmesini bilecektir.
hayal seni hiç terk etmeyecek
onsuz yaşanamayacağını bilir.
sev sadece sen o bunu farkedecektir.
amaç seni bıraktığı an
yok olursun, unutma!
hayat kavgana tutun, insanlarına tutun
sana bir hayat daha veremeyecekler ama 
seni seveceklerdir.
aşk her zaman yanında zaten
içinde
sensiz olamayacağının bilincinde
hep arayacak seni
üzülme sakın
o arıyorsa, bulacaktır.
HAZAL ÇETİN

zamanı var


içimden yazmak
durmadan yazmak geliyor
sen beni bilirsin yazmadan duramam
ama seni düşünüyorum yazarken
her düşündüğümde de biraz daha uzaklaşıyormuşsun gibi geliyor
korkuyorum
bir belirsizlik sarıp sarmalıyor sonra
-söylemek istenen sözler söylenmeli
-daha zamanı var
neden hep zamanı var oluyor da
o zaman hiç gelmiyor
ve ben neden hep geç kalmış oluyor.
beklenen hiçbir şey gelmeyecek
ama o umut hep olacak
insanın başkalarını kandırması belki akıl karı ama
ya kendini kandırması
bunun neresi akıllıca
ama zamanı var
olmayacak şeylerin
olmayacak zamanları vardır.
evet bu yüzden daha zamanı var.
HAZAL ÇETİN

çok şey isterim

basit birini istemem ben hayatımda
kelimelerin ağırlığını hisseden birini isterim
farklı olsun, görülmeyeni görsün isterim
her duruma farklı bir bakış açısından bakabilsin
akla gelmeyeni söylesin isterim
gözleriyle bana çok şey anlatsın
kurduğu cümlelerle bunu süslesin
adeta bir mizansen yaratıp bunu oynayalım biz her buluştuğumuzda
gök kıskansın
akıtsın hatta gözyaşlarını
bir göz yaşında ıslanalım isterim

yazıyım yazıyım yazıyım
sonra sen gel
beraber yazalım
hep iyi hep güzel şeyler yazalım
ömrümüzü ite kaka yanaştıralım birbirimize
üstün körüde olsa dikelim birbirine
su bile sızmasın
korkarım ben sakın gitme
başladık ya sakın bitirme

HAZAL ÇETİN

umudun ispatı


sokak lambasının gölgesi düştü yüzüne
loş ve ıslak bulvarda
söylediklerine rağmen 
seni izlemek güzeldi.

yüzün karanlıktaki silüet
yüzün umudun ispatı.
HAZAL ÇETİN

acı geçmez duvar



gecenin şavkı vurunca yeryüzüne
sanki inceden bir çığlık duyuluyor
tüm gökkubbe çınlıyor zannediyorum
ama bir ben duyuyorum
bir ben senin sevginle sarmalanmışım
bütün dünya kendi derdiyle uğraşıyor
sen benim dertlerimle yoğrulmuşsun
işsiz güçsüz dolanıyorum her yanda
bir o inceden çığlık var kulağımda
bir senin sevgin dört yanımda
hiçbir şey acıtamaz canımı
acı geçmez bir duvarsın etrafımda.

HAZAL ÇETİN

mucize

bir yer varmış
tarifsizlikten sola dönerken ikinci sokak
biri yaşarmış orada
sihirli değneği varmış.
bu sihirli değneği çok az kullanırmış.
çünkü;
bir otomotiv fabrikasında yapılan arabalarda
işletme sahibinin hangi otomobillerde hata olduğunu bilmediği 
ama hatalı otomobil sayısını bilmesi gibi ( ki buna simetrik bilgi denir :) )
bu adamda bu değneği ne kadar kullanacağını bilir
ama kimler için kullanacağını bilmezmiş.
bu yüzden adaletsizlik yapmaktan,
gücünü ihtiyacı olmayan bir için kullanmaktan
korkarmış adam hep içten içe.


bu gücün adı; mucize 
ve mucizeler vardır hayatta
en olmaz dediğin anda
her şeyin yoluna girmesi gibi
senin gibi.

HAZAL ÇETİN

maviyi bana ayır


maviyi bana ayır
geri kalan senin olsun
sessizliği bana ver de, 
senin olsun bütün sedalar.
giderken yalanlarını çekmeceye bırak
ihtiyacım olabilir.
bavulların hazır zaten 
yorulacaksın biraz;
ihanetin içinde
anılar içinde,
hayatımın üç yılı içinde.
-oranlarsak toplama pek bir şey değil aslında.
çıkarken aydınlığı da al, ihtiyacım olmayacak.
sana zahmet gerçekleri söyleyen tüm aynalarıda çıkar dışarı. 
sonra bir de kelimeleri tabi!

HAZAL ÇETİN

Kapattım gözlerimi, haydi gel!

kapattım gözlerimi haydi gel
aç demeden açmayacağım,
söz!

'yeni ay' halini almışken 
o ışığı olmayan, 
güneşten aldığın ışığı bize yansıtan, ay
dilemiştim gelmeni.

inanışa göre
'yeni ay'ı ' gökyüzünde görünce dilek dileyenlerin
olurmuş dilekleri
doğruymuş demek.
senden aldığım ışığı yansıtırdım ben de
bu yüzden aydım 
sen de güneş.
sen yokken;
tıpkı kutuplar gibi altı ay gece yaşamıştım,
iyi ki geldin,
artık sıkılmıştım
ama her "şey"de bir hayır varmış ya 
mesela artık korkmuyorum karanlıktan

haydi!
kapattım gözlerimi gel
gizleyemiyorum artık gözyaşlarımı

HAZAL ÇETİN